Arkadaşlar Kolera ''Yarım Gönüllle Bir Öpüş Adlı'' şarkıda:
''Ancak benim bir korkum var alemlerde tek
Alemlerde rahmet aynı korku içime aşkı saldı'' demekte,Yani benliğinde
Allah korkusunu barındırıyor ve Daha sonra da Allah(cc)ı öğrenerek,Ona
aşık oluyor,Bununla ilgili;
Önce Allah'ın ondan korkmamızı emrettiğiyle ilgili;
Herşeyden önce iyi bilinmelidir ki, Allah
korkusu birtakım cahil insanların sandıkları gibi, yalnızca
peygamberlere ya da evliyalara has özel bir üstünlük değil, tüm iman
edenlerin kalplerinde taşıdıkları ve diğer tüm insanların da taşımaları
gereken bir duygudur. Çünkü Allah Kuran'da Kendisi'nden korkulmasını
emretmiştir:
Ey iman edenler, Allah'tan korkun. Herkes yarın için neyi takdim
ettiğine baksın. Allah'tan korkun. Hiç şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan
haberdardır. (Haşr Suresi, 18)
Tüm insanları Allah yaratmıştır ve onları kendilerini bilip
tanıdıklarından kat kat daha iyi bilip tanır. Herkesin kalplerinde
gizli olanı, gizlinin de gizlisini bilir. Nefsinin insana ne tür
vesveseler verdiğinden, ne tür oyunlar oynayacağından da çok iyi
haberdardır. Çünkü nefsi yaratan, ona -imtihan için- sınır tanımaz
kötülüğünü ve bu kötülükten sakınmayı ilham eden Allah'tır. Şeytanı da
imtihan ortamının bir parçası olarak yaratmış ve ona bu amaç
doğrultusunda birtakım özellikler vermiştir.
Allah korkusu ise bu imtihan ortamında müminin en büyük dayanağı
olacaktır. Çünkü Allah korkusu kişiyi her an Allah'ın istediği gibi
davranmaya, O'nu hoşnut etmeye çalışmaya, şeytanın ve nefsinin
isteklerinden sakınmaya, onların hile ve oyunlarına karşı uyanık ve
tedbirli olmaya sevk edecektir. Bu da, insana kendi sınır tanımaz
isteklerini uygulatmaya çalışan nefsin ve şeytanın hiç işine gelmeyen
bir durumdur.
Bu sebeple şeytan ve nefsi, insanı en başta Allah korkusundan
uzaklaştırmaya çalışır. Allah'tan korkmanın gereksiz, hatta yanlış
olduğu, asıl önemli olanın Allah sevgisi ve kalp temizliği olduğu gibi
telkinlerle onun Allah'tan korkup sakınmasını engellemek ister. Oysa
Kuran'ı okuyan şuurlu bir insan, şeytanın bu tür telkinlerinin hiçbir
gerçekliği olmadığını, tamamen saptırma ve aldatma amacı taşıdığını
rahatlıkla görür. Zira Allah, müminlere Kendisi'nden korkmalarını
Kuran'da son derece açık bir biçimde emretmiştir. Bu emir Kuran'ın
sayısız ayetinde yer alır. Bu ayetlerden birkaç örnek şöyledir :
... Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır. (Bakara Suresi, 196)
... Allah'tan korkup-sakının ve gerçekten bilin ki, siz O'na döndürülüp-toplanacaksınız. (Bakara Suresi, 203)
... Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah herşeyi bilendir. (Bakara Suresi, 231)
... Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah yaptıklarınızı görendir. (Bakara Suresi, 233)
Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakının ve (sizi) O'na
(yaklaştıracak) vesile arayın; O'nun yolunda cehd edin (çaba harcayın),
umulur ki kurtuluşa erersiniz. (Maide Suresi, 35)
Böylece Allah'(cc)tan korktukça,onu öğreniriz elbet ve giderekte ona hayranlığımız artar
-Allah'tan korkan insanın sahip olacağı karakter
Yalnızca Allah'tan Korkar
Mümin, "... onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi
tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz" (Bakara Suresi, 150)
ayetinin hükmü gereği, Allah'tan başka hiçbir kimse ya da topluluktan
korkmaz ve çekinmez. Yarar ve zararın, hayır ve şerrin yalnızca
Allah'tan gelebileceğinin, başına gelecek tüm olayların ancak Allah'ın
dilemesi ve yaratması ile, Allah'ın belirlediği bir kader üzere
gerçekleşebileceğinin bilincindedir.
-Sadece Allah'ı Hoşnut Etmeye Çalışır
Mümin, Allah'ın herşeyin hakimi olduğunu, yegane güç ve kuvvet sahibi
olduğunu, herşeyin Allah'ın dilemesi ile var olup, varlıklarını
sürdürdüklerini bilir. Bu yüzden, gerçekte hiçbir güç ve kuvvete,
etkiye sahip olmayan yaratılmışların rızasını gözetmenin faydası
olmayacağının bilincindedir. Bu dünyada Allah'tan korkarak O'nun
rızasını araması, onu, ahiretteki korkunç azaptan kurtaracaktır:
-Her Zaman Vicdanıyla Hareket Eder
Allah'a kulluk eden kişi, nefsinin istek ve arzularına itaat etmez.
Bile bile böyle davrandığı takdirde dünyada ve ahirette Allah'ın
gazabına uğramaktan şiddetle çekinir. Aksi bir tavır gösterdiği
takdirde aşağıdaki ayetlerin hükmüne gireceğinden korkar. Allah
ayetlerinde şöyle buyurmaktadır:
Hayır, zulmedenler, hiçbir bilgiye dayanmaksızın kendi heva (istek ve
tutku)larına uymuşlardır. Allah'ın saptırdığını kim hidayete
erdirebilir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur. (Rum Suresi, 29)
Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah'ın bir ilim üzere
kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne
bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah'tan sonra ona kim
hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp-düşünmüyor musunuz? (Casiye
Suresi, 23)
-Kuran'da Tarif Edilen Tüm Güzel Ahlak Özelliklerini Yaşar
Allah'tan korkan kişi, sadakat, vefa, doğruluk, dürüstlük, samimiyet
gibi tüm güzel ahlaka ait tavırları gösterir. Kuran'ın birçok yerinde
bu üstün ahlak özelliklerini sergileyen müminlerden bahsedilir.
Gerçekte, tüm insanların özlemini duyduğu insan modeli de budur. Fakat,
Allah korkusu olmadığı takdirde bir insanda bu özelliklerin gerçek
anlamda ve devamlı bulunması asla mümkün değildir. Çünkü Allah'tan
korkmayan bir kişi kendi menfaatleriyle çatıştığı anda Kuran ahlakını
değil, çıkarlarının gerektirdiği davranış biçimini benimseyecektir.
Allah'tan, O'na hesap vermekten, cehenneme girip kötü davranışlarının
karşılığını görmekten korkmadığı için böyle davranmasını engelleyen bir
endişesi yoktur.
-Her Durumda Allah'a Yönelip Döner
Allah'tan gereği gibi korkup sakınan müminler Allah'tan karşılık görme
konusunda son derece hassastırlar. Öyle ki kendilerine isabet eden bir
musibet karşısında veya işlerinde bir olumsuzluk hissettiklerinde ya da
herhangi bir sıkıntıya uğradıklarında hemen bir vicdan muhasebesi
yapar, Allah'ın hoşnut olmayacağı bir şey yapıp yapmadıklarını gözden
geçirirler. Ve Allah'tan bağışlanma dileyip, O'na dua ederler. Allah'ın
rızasını kazanmaya olan düşkünlükleri ve aynı şekilde O'nun rızasını
kaybetmekten duydukları korku, onları son derece duyarlı hale
getirmiştir. Bu konuda da Hz. Davud Peygamberin tavrı müminler için
güzel bir örnek teşkil eder.
''Ancak benim bir korkum var alemlerde tek
Alemlerde rahmet aynı korku içime aşkı saldı'' demekte,Yani benliğinde
Allah korkusunu barındırıyor ve Daha sonra da Allah(cc)ı öğrenerek,Ona
aşık oluyor,Bununla ilgili;
Önce Allah'ın ondan korkmamızı emrettiğiyle ilgili;
Herşeyden önce iyi bilinmelidir ki, Allah
korkusu birtakım cahil insanların sandıkları gibi, yalnızca
peygamberlere ya da evliyalara has özel bir üstünlük değil, tüm iman
edenlerin kalplerinde taşıdıkları ve diğer tüm insanların da taşımaları
gereken bir duygudur. Çünkü Allah Kuran'da Kendisi'nden korkulmasını
emretmiştir:
Ey iman edenler, Allah'tan korkun. Herkes yarın için neyi takdim
ettiğine baksın. Allah'tan korkun. Hiç şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan
haberdardır. (Haşr Suresi, 18)
Tüm insanları Allah yaratmıştır ve onları kendilerini bilip
tanıdıklarından kat kat daha iyi bilip tanır. Herkesin kalplerinde
gizli olanı, gizlinin de gizlisini bilir. Nefsinin insana ne tür
vesveseler verdiğinden, ne tür oyunlar oynayacağından da çok iyi
haberdardır. Çünkü nefsi yaratan, ona -imtihan için- sınır tanımaz
kötülüğünü ve bu kötülükten sakınmayı ilham eden Allah'tır. Şeytanı da
imtihan ortamının bir parçası olarak yaratmış ve ona bu amaç
doğrultusunda birtakım özellikler vermiştir.
Allah korkusu ise bu imtihan ortamında müminin en büyük dayanağı
olacaktır. Çünkü Allah korkusu kişiyi her an Allah'ın istediği gibi
davranmaya, O'nu hoşnut etmeye çalışmaya, şeytanın ve nefsinin
isteklerinden sakınmaya, onların hile ve oyunlarına karşı uyanık ve
tedbirli olmaya sevk edecektir. Bu da, insana kendi sınır tanımaz
isteklerini uygulatmaya çalışan nefsin ve şeytanın hiç işine gelmeyen
bir durumdur.
Bu sebeple şeytan ve nefsi, insanı en başta Allah korkusundan
uzaklaştırmaya çalışır. Allah'tan korkmanın gereksiz, hatta yanlış
olduğu, asıl önemli olanın Allah sevgisi ve kalp temizliği olduğu gibi
telkinlerle onun Allah'tan korkup sakınmasını engellemek ister. Oysa
Kuran'ı okuyan şuurlu bir insan, şeytanın bu tür telkinlerinin hiçbir
gerçekliği olmadığını, tamamen saptırma ve aldatma amacı taşıdığını
rahatlıkla görür. Zira Allah, müminlere Kendisi'nden korkmalarını
Kuran'da son derece açık bir biçimde emretmiştir. Bu emir Kuran'ın
sayısız ayetinde yer alır. Bu ayetlerden birkaç örnek şöyledir :
... Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır. (Bakara Suresi, 196)
... Allah'tan korkup-sakının ve gerçekten bilin ki, siz O'na döndürülüp-toplanacaksınız. (Bakara Suresi, 203)
... Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah herşeyi bilendir. (Bakara Suresi, 231)
... Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah yaptıklarınızı görendir. (Bakara Suresi, 233)
Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakının ve (sizi) O'na
(yaklaştıracak) vesile arayın; O'nun yolunda cehd edin (çaba harcayın),
umulur ki kurtuluşa erersiniz. (Maide Suresi, 35)
Böylece Allah'(cc)tan korktukça,onu öğreniriz elbet ve giderekte ona hayranlığımız artar
-Allah'tan korkan insanın sahip olacağı karakter
Yalnızca Allah'tan Korkar
Mümin, "... onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi
tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz" (Bakara Suresi, 150)
ayetinin hükmü gereği, Allah'tan başka hiçbir kimse ya da topluluktan
korkmaz ve çekinmez. Yarar ve zararın, hayır ve şerrin yalnızca
Allah'tan gelebileceğinin, başına gelecek tüm olayların ancak Allah'ın
dilemesi ve yaratması ile, Allah'ın belirlediği bir kader üzere
gerçekleşebileceğinin bilincindedir.
-Sadece Allah'ı Hoşnut Etmeye Çalışır
Mümin, Allah'ın herşeyin hakimi olduğunu, yegane güç ve kuvvet sahibi
olduğunu, herşeyin Allah'ın dilemesi ile var olup, varlıklarını
sürdürdüklerini bilir. Bu yüzden, gerçekte hiçbir güç ve kuvvete,
etkiye sahip olmayan yaratılmışların rızasını gözetmenin faydası
olmayacağının bilincindedir. Bu dünyada Allah'tan korkarak O'nun
rızasını araması, onu, ahiretteki korkunç azaptan kurtaracaktır:
-Her Zaman Vicdanıyla Hareket Eder
Allah'a kulluk eden kişi, nefsinin istek ve arzularına itaat etmez.
Bile bile böyle davrandığı takdirde dünyada ve ahirette Allah'ın
gazabına uğramaktan şiddetle çekinir. Aksi bir tavır gösterdiği
takdirde aşağıdaki ayetlerin hükmüne gireceğinden korkar. Allah
ayetlerinde şöyle buyurmaktadır:
Hayır, zulmedenler, hiçbir bilgiye dayanmaksızın kendi heva (istek ve
tutku)larına uymuşlardır. Allah'ın saptırdığını kim hidayete
erdirebilir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur. (Rum Suresi, 29)
Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah'ın bir ilim üzere
kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne
bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah'tan sonra ona kim
hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp-düşünmüyor musunuz? (Casiye
Suresi, 23)
-Kuran'da Tarif Edilen Tüm Güzel Ahlak Özelliklerini Yaşar
Allah'tan korkan kişi, sadakat, vefa, doğruluk, dürüstlük, samimiyet
gibi tüm güzel ahlaka ait tavırları gösterir. Kuran'ın birçok yerinde
bu üstün ahlak özelliklerini sergileyen müminlerden bahsedilir.
Gerçekte, tüm insanların özlemini duyduğu insan modeli de budur. Fakat,
Allah korkusu olmadığı takdirde bir insanda bu özelliklerin gerçek
anlamda ve devamlı bulunması asla mümkün değildir. Çünkü Allah'tan
korkmayan bir kişi kendi menfaatleriyle çatıştığı anda Kuran ahlakını
değil, çıkarlarının gerektirdiği davranış biçimini benimseyecektir.
Allah'tan, O'na hesap vermekten, cehenneme girip kötü davranışlarının
karşılığını görmekten korkmadığı için böyle davranmasını engelleyen bir
endişesi yoktur.
-Her Durumda Allah'a Yönelip Döner
Allah'tan gereği gibi korkup sakınan müminler Allah'tan karşılık görme
konusunda son derece hassastırlar. Öyle ki kendilerine isabet eden bir
musibet karşısında veya işlerinde bir olumsuzluk hissettiklerinde ya da
herhangi bir sıkıntıya uğradıklarında hemen bir vicdan muhasebesi
yapar, Allah'ın hoşnut olmayacağı bir şey yapıp yapmadıklarını gözden
geçirirler. Ve Allah'tan bağışlanma dileyip, O'na dua ederler. Allah'ın
rızasını kazanmaya olan düşkünlükleri ve aynı şekilde O'nun rızasını
kaybetmekten duydukları korku, onları son derece duyarlı hale
getirmiştir. Bu konuda da Hz. Davud Peygamberin tavrı müminler için
güzel bir örnek teşkil eder.