Bundan oniki yıl önce, Şubat 1990’da Adobe firması, Photoshop 1.0’ı piyasaya sürmüştü. Dönüp şöyle geriye baktığımızda 1990 dün gibi geliyor. Ancak Photoshop’un günümüzde geldiği noktaya bakınca geçen zamanın hayatımızda ne gibi farklar yarattığını, ne çok yenilikler katmış olduğunu görebiliyoruz. Dosyamızda, dünya standardı olarak grafik tasarımın yakın tarihine damgasını vuran Photoshop’un, 1.0 sürümünden bu yana süregelen yeniliklerinin yanı sıra, yazılımın geçirdiği ****morfozun heyecan verici serüvenini bulacaksınız. Üstelik dosyamızın sonunda Adobe’nin henüz duyurduğu Photoshop 7.0 sürümünün yeniliklerini de bulabilirsiniz.
Hikayemiz 1978 yılında başlıyor. O zamanlar Amerika’nın Michigan eyaletindeki Ann Arbor isimli bir şehirde akademisyen olan Glenn Knoll, evinin bodrumunda karanlık odası bulunan teknoloji düşkünü bir fotoğraf uzmanıdır. Kişisel bilgisayarların yeni yeni evlere girmeye başladığı bu dönemde kendine bir Apple II Plus alan Glenn Knoll’un John ve Thomas isimli iki oğlu da, her akşam eve araştırma projeleriyle gelen babalarının bu ilgisinden de hız alarak karanlık oda ve Apple II’nin müdavimleri haline geldiler. Thomas o zamanlardan "Fotoğrafçılık lise yıllarımda hobimdi. Babamın karanlık odasında renkli ve siyah-beyaz baskı yapmayı, renkleri ve kontrastı ayarlamayı öğrendim." diye bahsediyor.
Thomas karanlık odada fotoğrafçılık konusunda uzmanlaşırken John’un ilgisi başka bir noktaya yönelmişti: Apple II Plus. John, ilgisini fazlasıyla çeken bu makine hakkında bakın ne diyor: "İlk kez gerçek bir bilgisayarın başına oturup kullanmam 1978 yılında oldu. O zamanlar 16 yaşındaydım ve kullandığım bilgisayar babamın eve aldığı 64KB RAM’i olan Apple II Plus’tı."
Sonraki yıllarda da Mac’lerle fazlasıyla haşır neşir olacak olan John, aklından çıkmadığını söylediği bir anısından bahsederken "1984 yılında Time dergisinde Macintosh hakkında bir yazı okumuştum ve resmen çarpılmıştım." diyor ve ekliyor: "Zaten o olaydan birkaç ay sonra, piyasaya yeni çıkmış olan Macintosh’lardan bir tane satın aldım."
Karanlık odada elle yapılan işleri daha çok seven Thomas bile bilgisayarlara ve programcılığa ilgi duymaya başladı ve 1987’de kendine bir Macintosh Plus satın aldı. Thomas "dijital imajların işlenmesi" konulu doktora tezini Mac’iyle hazırlamaya başladı. Ancak bu aşamada büyük bir hayal kırıklığıyla karşı karşıya kaldı, çünkü Mac, Thomas’ın kullandığı imajlarda gri skala seviyelerini görüntüleyemiyordu. Sorunu çözebilmek için Thomas, gri skala efekti simule eden bir alt rutin programlamaya koyuldu.
Bir Grafik İşleme Yazılımı Doğuyor
Thomas’ın tezi dolayısıyla daha fazla alt rutin programlaması gerekti ve farklı işlere yarayan pek çok imaj işleme programcığı ortaya çıktı. Bu progr*****lar, o sırada California’da Industrial Light and Magic (ILM) firmasında çalışan John’un Ann Arbor’a yaptığı bir ziyaret sırasında dikkatini çeker. John bu konuyla ilgili olarak "Thomas’ın yaptığı iş, dijitize edilmiş bir görüntü içinde, önceden tanımlanmış bir objeyi tanıyabilmeye dayanıyordu. Bu tip bir işin temelinde imaj işleme yatıyordu ve Tom bir çok imaj işleme programcığı yazmıştı." John, Thomas’ın çalışmalarını, kendi çalıştığı firmada gördüğü Pixar isimli bir bilgisayarın imaj işleme araçlarına çok benzetir. Pixar’da kullanılan Unix C shell komut satırına benzer bir yapıda olan progr*****ları Thomas bir araya getirip ‘Display’ isimli bir uygulama programı yaratır ve iki kardeş California’daki ILM’nin yolunu tutarlar.
Display gayet güzel çalışıyordu ancak John’un Display’le ilgili planları bu kadar değildi: "Daha fazlasını istiyordum. Örneğin Display imajları değişik formatlarda kaydedebilse ve ben başka yazılımlarda bunları basabilsem nasıl olurdu", gibi... "ILM’nin grafik departmanından birkaç imaj getirdim ve ekranımda çok karanlık görünüyorlardı, birden gamma düzeltme araçlarına ihtiyaç duyuyor olduğuma karar verdim."
John’un ricaları, Thomas’ın ilgisini tezi üzerine yoğunlaştırmasına engel olmaya başladıysa da, kişisel bilgisayar üzerinde imaj düzenleme yapabilme fikri aklını çelmeye başlamıştı.
Display’in iyileştirme süreci bir süre daha devam etti ve uygulamanın gelişmiş sürümüne 1988 yılında "ImagePro" adını verdiler. Bu noktada John, Thomas’a ImagePro’yu ticari bir yazılım haline getirmelerini önermeye başlamıştı.
Üniversitenin verdiği bursu tüketen ve üstüne üstlük eşi hamile olan Thomas, yaptığı işi tamamlayıp bir an önce bir iş bulma derdine düşer. 1988 başlarında, ImagePro’nun Beta sürümünü altı ay içinde tamamlamaya karar verir. Bu süre, Silikon Vadisi’nde müşteri aramak için de iyi bir fırsat yaratır.
Photoshop, İsmine Kavuşuyor
Thomas yazılımına isim bulmak konusunda sıkıntı çekiyordu çünkü bulduğu her isim daha önce alınmış oluyordu. Bu sıkıntısından bahsettiği bir arkadaşı ona Photoshop ismini önerdi ve yazılımın bundan sonra dünyaya damgasını vuracak olan ismi keşfedilmiş oldu.
Silikon Vadisi’ndeki birçok firma Thomas’ın teklifine ılımlı bakmıyordu. Örneğin SuperMac firmasının geri çevirme sebebi, Photoshop’u, o dönemde popüler olan yazılımları PixelPaint’le bütünleştiremeyeceklerini düşünmeleriydi. Aldus firması, kendi bünyesinde zaten benzeri bir uygulama ürettiğini belirtti. Adobe yazılıma ilgi gösterdi, ancak hemen cevap vermemişti. Sonunda Thomas Ann Arbor’a dönüp yazılım üzerinde bir süre daha çalışmaya karar verdi. Bu sırada John yazılımın tanıtım demolarını firmalara göstermeye devam ediyor, Thomas’tan sıklıkla yeni özellikler eklemesini istiyordu. Hatta programın nasıl kullanılabileceğini anlatan küçük bir kitapçık bile hazırladı.
Sonunda Silikon Vadisi’nde Barneyscan isimli bir firma kısa vadeli bir teklifle geldi. Buna göre Barneyscan, slayt tarayıcıları ile birlikte yazılımı ücretsiz olarak Barneyscan XP ismiyle dağıtacaktı. Photoshop sürüm 0.87’nin yaklaşık 200 adet kopyası Barneyscan tarayıcılarla dağıtıldı.
John, Apple’a da Photoshop’u tanıtmaya gitti ve yazılım çok ilgi gördü. Mühendisler yazılıma hayran kaldıklarını belirttiler ve John’a birkaç kopya bırakmasını rica ettiler.
Eylül 1988, Knoll kardeşlerin şansının döndüğü aydı. John, Adobe firmasının tasarım ekibine bir demo sunumu gerçekleştirdi ve firma yetkilileri üründen fazlasıyla memnun kaldılar. Özellikle Adobe’nin art direktörü Russell Brown Photoshop’tan oldukça etkilendi. O sıralar Adobe’nin, Letraset firmasıyla ColorStudio isimli yazılımı geliştirme konusunda anlaşması vardı ancak daha sonra Photoshop’un daha çok ümit vaat ettiği kanısı ağır bastı ve Adobe, kısa süre içerisinde Photoshop’un dağıtımı konusunda Knoll kardeşlerle bir lisans sözleşmesi imzaladı. 1990 yılının Şubat ayında, 10 aylık bir geliştirilme sürecinin ardından Photoshop 1.0 nihayet piyasaya sürüldü.
Anlaşmadaki en önemli nokta, anlaşmanın dağıtım lisansı üzerine olmasıydı. Adobe uzun yıllar yazılımı satın almayarak sadece dağıttı. Daha sonra Photoshop başarılı biçimde kendini göstermeye başlayınca Adobe yazılımı satın aldı ve ismini değiştirmedi. Thomas, Ann Arbor’da yazılımı geliştirmeye devam ederken John da California’da plug-in’ler yazıyordu. Plug-in’lerin de oldukça ilginç bir öyküsü var: Kimi Adobe yetkilileri John’un yazdığı plug-in’lerin ciddi bir yazılımın ayrı bir özelliği olarak lanse edilmesinin yakışık almayacağını, bunların yutturmaca gibi görüneceğini iddia ettiler. Bu yüzden John, yaptığı işleri Photoshop’a "sinsice" sokabileceği bir yol bulmak zorunda kaldı. Zaman içinde bunlar Photoshop’un en güçlü araçları haline geldiler.
Photoshop’un ilk sürümlerinde birçok hata vardı, hatta birçok kullanıcı 1.0.7 sürümünden sonra Photoshop kullanmaktan vazgeçti. Yine de Photoshop’un yakaladığı başarı takdire değerdi ve o zamanlar en büyük rakibi olan ColorStudio yazılımından kolay kullanımı ve verimli program koduyla öne çıkıyordu. ColorStudio’nun Photoshop’ta olmayan pek çok özelliği vardı ancak pazarlama konusunda en önemli dezavantajı Letraset’in yazılımı "özel kullanıcılar için özel bir uygulama" olarak konumlandırmış olmasıydı. Bunun tersine Photoshop, Macintosh’u olan herkesin kullanabileceği bir yazılım olarak lanse ediliyordu. Photoshop’un bir şansı da, masaüstü yayıncılığın yeni yeni alevlenmeye başladığı döneme denk gelmesiydi. Adobe’nin gizli silahı Russell Brown, birçok mecrada Photoshop’u anlatıyor, demolarını sunuyor, "Photoshop diye sıkı bir yazılım var, duydunuz mu?" cümlelerinin kulaktan kulağa yayılmasına önayak oluyordu. Artık Photoshop bir dünya standardı haline gelmeye başlamıştı.
Photoshop’un Fetret Devri
Photoshop 3.0 çeşitli açılarda üstün bir sürüm oldu. Birçok insan yazılımın daha nereye kadar geliştirilebileceğini merak ediyordu. Mühendis kadrosu iyice genişlemiş, Apple, IBM gibi büyük firmalardan bile isimler tayfaya katılmıştı. Ancak yeni sürüm geliştirme faaliyetleri yavaşlamıştı ve teknik ekip başka projelerde yer almaya başladıklarından ilgi kaybı başgösteriyordu. Ekibin ağır topları Thomas ve Hamburg başka projelere kafa yorarken, Johnston ve iki mühendis Adobe’den ayrıldılar. Geliştirme çalışmaları neredeyse durma seviyesine gelince Lamkin duruma el attı ve Hamburg’un tavsiyelerini göz önüne alarak Photoshop’un tüm arayüzünü elden geçirip yenileyecek bir arayüz tasarımcısı kiraladı. Tüm Adobe yazılımlarının arayüzlerinin birbirine benzetilmesi kararı alındı. Bu noktada Hamburg da ikna edilerek Photoshop mühendis ekibine yeniden katıldı. Photoshop kullancılarını yeni sürümde ilginç sürprizler bekliyordu.
Ekibe arayüz tasarımcısı olarak katılan Andrei Herasimchuk, bazı radikal önerilerle geldi. Lemkin’in de cesaretlendirmesiyle arayüzde ciddi değişiklikler yapıldı. Kadroda herkes ayrı bir konuya el atmıştı ve Actions, Adjustment Layers, Grid, Guides gibi yenilikler bir bir yazılıma adapte edilmeye başlandı. Bu arada Hamburg, Free Transform’u geliştirdi, Thomas Knoll da ekran önbellekleme sistemi ile yazılımın performansını arttırdı. Photoshop 4.0 olacak olan Büyük Elektrik Kedi uykusundan uyanmıştı.
Yazılımın betası "Big Electric Cat" çıktığında pek çok beta test kullanıcısı yeniliklerden hoşlanmadıklarını ifade ettiler. Beta testlerinin sonunda test ekibi yeniliklere kendini adapte etmiş olsa da medya değişimleri sıcak yansıtmadı. Birçok kullanıcı hiçbir anlamı olmadığını düşündükleri değişimler için firmayı e-posta yağmuruna tuttular. 1996 Kasım’ında yazılım piyasaya sunulduğunda kullanıcıların verdiği genel reaksiyon "Photoshop’un düzenini neden bozdunuz?" oldu.
Zaman içinde kullanıcılar yazılıma alıştıkça yapılan değişiklikler de onlar için anlam kazanmaya başladı. Herkes yapılanın yerinde olduğunu düşünmeye başlamıştı ve Photoshop 4.0, firmaya büyük bir finansal başarı kazandırdı.
Photoshop 5.0 için çalışmalar, 4.0 sürümü piyasaya çıkmadan önce başlamıştı. Bu sürümün en büyük ve en gizli özelliği, Undo (Geri Al) işlemlerinde radikal bir devrim olacak olan History (Geçmiş) paletiydi. Bu palet, çalışma aşamalarında istenen seviyeye geri dönebilmeyi, belli bir noktaya bakış atıp kalınan noktadan işe devam edebilmeyi ön gören bir özelliği kullanıcıya sunacaktı. Photoshop 5.0, Mayıs 1998’de satışa sunuldu. Kullanıcıya getirdiği birkaç yenilik dışında en önemli özelliği tabii ki History paleti oldu. 5.0’ın piyasaya sürülmesinden yaklaşık bir sene sonra 5.5 sürümü geldi ve gerçekten kayda değer bir başarı sağladı. Bu sürümde masaüstü yayıncılığın yeni kolu olan ve tüm dünyayı etkisi altına alan Internet’e ve Web tasarımına yönelik araçlar da vardı. 5.5 ile birlikte Image Ready 2.0 yazılımı da ilk kez dağıtılmaya başlandı.
Photoshop, 2000 yılının sonlarında bomba bir çıkış yaparak 6.0 sürümünü duyurdu. Metin yazımı konusunda getirdiği yeniliklerle yazılan yazının imajın üzerinde düzenlenebilmesine izin verirken vektör desteği sayesinde harfler her ebatta kırıksız görülebiliyordu. Styles paleti ise imajlara anında kabartma, gölge, dolgu, kontur gibi efektleri uygulayabilmeye olanak veriyordu. Bunun yanı sıra yazılımın Web desteği oldukça güçlendirildi ve Image Ready 3.0 ile birlikte satışa sunuldu. Ayrıca eklenen Liquify (sıvılaştırma) adlı araç da piksellere, sanki imaj sıvıymış gibi davranabilmeye ve ilginç etkiler yaratmaya olanak tanıyordu.
Son Söz
12 yıllık tarihinde Photoshop, binlerce tasarımcının ve yayıncının her zaman elinin altında tuttuğu belki en önemli programlardan biri oldu. Üstelik proje sürümlerinden son sürümüne kadar Macintosh’larla hep dost olmuş bir yazılım olan Photoshop’un, asla bitmemiş bir doktora tezinin hazırlanma aşamasında ortaya çıkmış olması da ilginç.
Yeri gelmişken belirtelim: Thomas Knoll, proje geliştirmenin her aşamasına katıldı ve tezini hiçbir zaman bitiremedi. John, ILM’deki kariyerine görsel efektler süpervizörü olarak devam etti ve Mission Impossible, Star Wars Episode I gibi pek çok önemli projede görev aldı. Babaları Glenn Knoll ise hâlâ Michigan Üniversitesi’nde Mühendislik bölümünde profesör olarak çalışıyor, fakat evinde artık Powerbook kullanıyor ve evinin bodrumundaki karanlık odanın yerinde, tahmin edebileceğiniz gibi, artık Photoshop var.
Hikayemiz 1978 yılında başlıyor. O zamanlar Amerika’nın Michigan eyaletindeki Ann Arbor isimli bir şehirde akademisyen olan Glenn Knoll, evinin bodrumunda karanlık odası bulunan teknoloji düşkünü bir fotoğraf uzmanıdır. Kişisel bilgisayarların yeni yeni evlere girmeye başladığı bu dönemde kendine bir Apple II Plus alan Glenn Knoll’un John ve Thomas isimli iki oğlu da, her akşam eve araştırma projeleriyle gelen babalarının bu ilgisinden de hız alarak karanlık oda ve Apple II’nin müdavimleri haline geldiler. Thomas o zamanlardan "Fotoğrafçılık lise yıllarımda hobimdi. Babamın karanlık odasında renkli ve siyah-beyaz baskı yapmayı, renkleri ve kontrastı ayarlamayı öğrendim." diye bahsediyor.
Thomas karanlık odada fotoğrafçılık konusunda uzmanlaşırken John’un ilgisi başka bir noktaya yönelmişti: Apple II Plus. John, ilgisini fazlasıyla çeken bu makine hakkında bakın ne diyor: "İlk kez gerçek bir bilgisayarın başına oturup kullanmam 1978 yılında oldu. O zamanlar 16 yaşındaydım ve kullandığım bilgisayar babamın eve aldığı 64KB RAM’i olan Apple II Plus’tı."
Sonraki yıllarda da Mac’lerle fazlasıyla haşır neşir olacak olan John, aklından çıkmadığını söylediği bir anısından bahsederken "1984 yılında Time dergisinde Macintosh hakkında bir yazı okumuştum ve resmen çarpılmıştım." diyor ve ekliyor: "Zaten o olaydan birkaç ay sonra, piyasaya yeni çıkmış olan Macintosh’lardan bir tane satın aldım."
Karanlık odada elle yapılan işleri daha çok seven Thomas bile bilgisayarlara ve programcılığa ilgi duymaya başladı ve 1987’de kendine bir Macintosh Plus satın aldı. Thomas "dijital imajların işlenmesi" konulu doktora tezini Mac’iyle hazırlamaya başladı. Ancak bu aşamada büyük bir hayal kırıklığıyla karşı karşıya kaldı, çünkü Mac, Thomas’ın kullandığı imajlarda gri skala seviyelerini görüntüleyemiyordu. Sorunu çözebilmek için Thomas, gri skala efekti simule eden bir alt rutin programlamaya koyuldu.
Bir Grafik İşleme Yazılımı Doğuyor
Thomas’ın tezi dolayısıyla daha fazla alt rutin programlaması gerekti ve farklı işlere yarayan pek çok imaj işleme programcığı ortaya çıktı. Bu progr*****lar, o sırada California’da Industrial Light and Magic (ILM) firmasında çalışan John’un Ann Arbor’a yaptığı bir ziyaret sırasında dikkatini çeker. John bu konuyla ilgili olarak "Thomas’ın yaptığı iş, dijitize edilmiş bir görüntü içinde, önceden tanımlanmış bir objeyi tanıyabilmeye dayanıyordu. Bu tip bir işin temelinde imaj işleme yatıyordu ve Tom bir çok imaj işleme programcığı yazmıştı." John, Thomas’ın çalışmalarını, kendi çalıştığı firmada gördüğü Pixar isimli bir bilgisayarın imaj işleme araçlarına çok benzetir. Pixar’da kullanılan Unix C shell komut satırına benzer bir yapıda olan progr*****ları Thomas bir araya getirip ‘Display’ isimli bir uygulama programı yaratır ve iki kardeş California’daki ILM’nin yolunu tutarlar.
Display gayet güzel çalışıyordu ancak John’un Display’le ilgili planları bu kadar değildi: "Daha fazlasını istiyordum. Örneğin Display imajları değişik formatlarda kaydedebilse ve ben başka yazılımlarda bunları basabilsem nasıl olurdu", gibi... "ILM’nin grafik departmanından birkaç imaj getirdim ve ekranımda çok karanlık görünüyorlardı, birden gamma düzeltme araçlarına ihtiyaç duyuyor olduğuma karar verdim."
John’un ricaları, Thomas’ın ilgisini tezi üzerine yoğunlaştırmasına engel olmaya başladıysa da, kişisel bilgisayar üzerinde imaj düzenleme yapabilme fikri aklını çelmeye başlamıştı.
Display’in iyileştirme süreci bir süre daha devam etti ve uygulamanın gelişmiş sürümüne 1988 yılında "ImagePro" adını verdiler. Bu noktada John, Thomas’a ImagePro’yu ticari bir yazılım haline getirmelerini önermeye başlamıştı.
Üniversitenin verdiği bursu tüketen ve üstüne üstlük eşi hamile olan Thomas, yaptığı işi tamamlayıp bir an önce bir iş bulma derdine düşer. 1988 başlarında, ImagePro’nun Beta sürümünü altı ay içinde tamamlamaya karar verir. Bu süre, Silikon Vadisi’nde müşteri aramak için de iyi bir fırsat yaratır.
Photoshop, İsmine Kavuşuyor
Thomas yazılımına isim bulmak konusunda sıkıntı çekiyordu çünkü bulduğu her isim daha önce alınmış oluyordu. Bu sıkıntısından bahsettiği bir arkadaşı ona Photoshop ismini önerdi ve yazılımın bundan sonra dünyaya damgasını vuracak olan ismi keşfedilmiş oldu.
Silikon Vadisi’ndeki birçok firma Thomas’ın teklifine ılımlı bakmıyordu. Örneğin SuperMac firmasının geri çevirme sebebi, Photoshop’u, o dönemde popüler olan yazılımları PixelPaint’le bütünleştiremeyeceklerini düşünmeleriydi. Aldus firması, kendi bünyesinde zaten benzeri bir uygulama ürettiğini belirtti. Adobe yazılıma ilgi gösterdi, ancak hemen cevap vermemişti. Sonunda Thomas Ann Arbor’a dönüp yazılım üzerinde bir süre daha çalışmaya karar verdi. Bu sırada John yazılımın tanıtım demolarını firmalara göstermeye devam ediyor, Thomas’tan sıklıkla yeni özellikler eklemesini istiyordu. Hatta programın nasıl kullanılabileceğini anlatan küçük bir kitapçık bile hazırladı.
Sonunda Silikon Vadisi’nde Barneyscan isimli bir firma kısa vadeli bir teklifle geldi. Buna göre Barneyscan, slayt tarayıcıları ile birlikte yazılımı ücretsiz olarak Barneyscan XP ismiyle dağıtacaktı. Photoshop sürüm 0.87’nin yaklaşık 200 adet kopyası Barneyscan tarayıcılarla dağıtıldı.
John, Apple’a da Photoshop’u tanıtmaya gitti ve yazılım çok ilgi gördü. Mühendisler yazılıma hayran kaldıklarını belirttiler ve John’a birkaç kopya bırakmasını rica ettiler.
Eylül 1988, Knoll kardeşlerin şansının döndüğü aydı. John, Adobe firmasının tasarım ekibine bir demo sunumu gerçekleştirdi ve firma yetkilileri üründen fazlasıyla memnun kaldılar. Özellikle Adobe’nin art direktörü Russell Brown Photoshop’tan oldukça etkilendi. O sıralar Adobe’nin, Letraset firmasıyla ColorStudio isimli yazılımı geliştirme konusunda anlaşması vardı ancak daha sonra Photoshop’un daha çok ümit vaat ettiği kanısı ağır bastı ve Adobe, kısa süre içerisinde Photoshop’un dağıtımı konusunda Knoll kardeşlerle bir lisans sözleşmesi imzaladı. 1990 yılının Şubat ayında, 10 aylık bir geliştirilme sürecinin ardından Photoshop 1.0 nihayet piyasaya sürüldü.
Anlaşmadaki en önemli nokta, anlaşmanın dağıtım lisansı üzerine olmasıydı. Adobe uzun yıllar yazılımı satın almayarak sadece dağıttı. Daha sonra Photoshop başarılı biçimde kendini göstermeye başlayınca Adobe yazılımı satın aldı ve ismini değiştirmedi. Thomas, Ann Arbor’da yazılımı geliştirmeye devam ederken John da California’da plug-in’ler yazıyordu. Plug-in’lerin de oldukça ilginç bir öyküsü var: Kimi Adobe yetkilileri John’un yazdığı plug-in’lerin ciddi bir yazılımın ayrı bir özelliği olarak lanse edilmesinin yakışık almayacağını, bunların yutturmaca gibi görüneceğini iddia ettiler. Bu yüzden John, yaptığı işleri Photoshop’a "sinsice" sokabileceği bir yol bulmak zorunda kaldı. Zaman içinde bunlar Photoshop’un en güçlü araçları haline geldiler.
Photoshop’un ilk sürümlerinde birçok hata vardı, hatta birçok kullanıcı 1.0.7 sürümünden sonra Photoshop kullanmaktan vazgeçti. Yine de Photoshop’un yakaladığı başarı takdire değerdi ve o zamanlar en büyük rakibi olan ColorStudio yazılımından kolay kullanımı ve verimli program koduyla öne çıkıyordu. ColorStudio’nun Photoshop’ta olmayan pek çok özelliği vardı ancak pazarlama konusunda en önemli dezavantajı Letraset’in yazılımı "özel kullanıcılar için özel bir uygulama" olarak konumlandırmış olmasıydı. Bunun tersine Photoshop, Macintosh’u olan herkesin kullanabileceği bir yazılım olarak lanse ediliyordu. Photoshop’un bir şansı da, masaüstü yayıncılığın yeni yeni alevlenmeye başladığı döneme denk gelmesiydi. Adobe’nin gizli silahı Russell Brown, birçok mecrada Photoshop’u anlatıyor, demolarını sunuyor, "Photoshop diye sıkı bir yazılım var, duydunuz mu?" cümlelerinin kulaktan kulağa yayılmasına önayak oluyordu. Artık Photoshop bir dünya standardı haline gelmeye başlamıştı.
Photoshop’un Fetret Devri
Photoshop 3.0 çeşitli açılarda üstün bir sürüm oldu. Birçok insan yazılımın daha nereye kadar geliştirilebileceğini merak ediyordu. Mühendis kadrosu iyice genişlemiş, Apple, IBM gibi büyük firmalardan bile isimler tayfaya katılmıştı. Ancak yeni sürüm geliştirme faaliyetleri yavaşlamıştı ve teknik ekip başka projelerde yer almaya başladıklarından ilgi kaybı başgösteriyordu. Ekibin ağır topları Thomas ve Hamburg başka projelere kafa yorarken, Johnston ve iki mühendis Adobe’den ayrıldılar. Geliştirme çalışmaları neredeyse durma seviyesine gelince Lamkin duruma el attı ve Hamburg’un tavsiyelerini göz önüne alarak Photoshop’un tüm arayüzünü elden geçirip yenileyecek bir arayüz tasarımcısı kiraladı. Tüm Adobe yazılımlarının arayüzlerinin birbirine benzetilmesi kararı alındı. Bu noktada Hamburg da ikna edilerek Photoshop mühendis ekibine yeniden katıldı. Photoshop kullancılarını yeni sürümde ilginç sürprizler bekliyordu.
Ekibe arayüz tasarımcısı olarak katılan Andrei Herasimchuk, bazı radikal önerilerle geldi. Lemkin’in de cesaretlendirmesiyle arayüzde ciddi değişiklikler yapıldı. Kadroda herkes ayrı bir konuya el atmıştı ve Actions, Adjustment Layers, Grid, Guides gibi yenilikler bir bir yazılıma adapte edilmeye başlandı. Bu arada Hamburg, Free Transform’u geliştirdi, Thomas Knoll da ekran önbellekleme sistemi ile yazılımın performansını arttırdı. Photoshop 4.0 olacak olan Büyük Elektrik Kedi uykusundan uyanmıştı.
Yazılımın betası "Big Electric Cat" çıktığında pek çok beta test kullanıcısı yeniliklerden hoşlanmadıklarını ifade ettiler. Beta testlerinin sonunda test ekibi yeniliklere kendini adapte etmiş olsa da medya değişimleri sıcak yansıtmadı. Birçok kullanıcı hiçbir anlamı olmadığını düşündükleri değişimler için firmayı e-posta yağmuruna tuttular. 1996 Kasım’ında yazılım piyasaya sunulduğunda kullanıcıların verdiği genel reaksiyon "Photoshop’un düzenini neden bozdunuz?" oldu.
Zaman içinde kullanıcılar yazılıma alıştıkça yapılan değişiklikler de onlar için anlam kazanmaya başladı. Herkes yapılanın yerinde olduğunu düşünmeye başlamıştı ve Photoshop 4.0, firmaya büyük bir finansal başarı kazandırdı.
Photoshop 5.0 için çalışmalar, 4.0 sürümü piyasaya çıkmadan önce başlamıştı. Bu sürümün en büyük ve en gizli özelliği, Undo (Geri Al) işlemlerinde radikal bir devrim olacak olan History (Geçmiş) paletiydi. Bu palet, çalışma aşamalarında istenen seviyeye geri dönebilmeyi, belli bir noktaya bakış atıp kalınan noktadan işe devam edebilmeyi ön gören bir özelliği kullanıcıya sunacaktı. Photoshop 5.0, Mayıs 1998’de satışa sunuldu. Kullanıcıya getirdiği birkaç yenilik dışında en önemli özelliği tabii ki History paleti oldu. 5.0’ın piyasaya sürülmesinden yaklaşık bir sene sonra 5.5 sürümü geldi ve gerçekten kayda değer bir başarı sağladı. Bu sürümde masaüstü yayıncılığın yeni kolu olan ve tüm dünyayı etkisi altına alan Internet’e ve Web tasarımına yönelik araçlar da vardı. 5.5 ile birlikte Image Ready 2.0 yazılımı da ilk kez dağıtılmaya başlandı.
Photoshop, 2000 yılının sonlarında bomba bir çıkış yaparak 6.0 sürümünü duyurdu. Metin yazımı konusunda getirdiği yeniliklerle yazılan yazının imajın üzerinde düzenlenebilmesine izin verirken vektör desteği sayesinde harfler her ebatta kırıksız görülebiliyordu. Styles paleti ise imajlara anında kabartma, gölge, dolgu, kontur gibi efektleri uygulayabilmeye olanak veriyordu. Bunun yanı sıra yazılımın Web desteği oldukça güçlendirildi ve Image Ready 3.0 ile birlikte satışa sunuldu. Ayrıca eklenen Liquify (sıvılaştırma) adlı araç da piksellere, sanki imaj sıvıymış gibi davranabilmeye ve ilginç etkiler yaratmaya olanak tanıyordu.
Son Söz
12 yıllık tarihinde Photoshop, binlerce tasarımcının ve yayıncının her zaman elinin altında tuttuğu belki en önemli programlardan biri oldu. Üstelik proje sürümlerinden son sürümüne kadar Macintosh’larla hep dost olmuş bir yazılım olan Photoshop’un, asla bitmemiş bir doktora tezinin hazırlanma aşamasında ortaya çıkmış olması da ilginç.
Yeri gelmişken belirtelim: Thomas Knoll, proje geliştirmenin her aşamasına katıldı ve tezini hiçbir zaman bitiremedi. John, ILM’deki kariyerine görsel efektler süpervizörü olarak devam etti ve Mission Impossible, Star Wars Episode I gibi pek çok önemli projede görev aldı. Babaları Glenn Knoll ise hâlâ Michigan Üniversitesi’nde Mühendislik bölümünde profesör olarak çalışıyor, fakat evinde artık Powerbook kullanıyor ve evinin bodrumundaki karanlık odanın yerinde, tahmin edebileceğiniz gibi, artık Photoshop var.