Sagopa Kajmer Fan

Forumdan Faydalanmak İçin Lütfen Üye Olunuz . . . !


Aksi Tatirde Konuları GöremeyebiLir, Mesaj Yazamaya BiLirsiniz ..


Lütfen 3 Saniyenizi Ayırıp Üye Olunuz .. !



Join the forum, it's quick and easy

Sagopa Kajmer Fan

Forumdan Faydalanmak İçin Lütfen Üye Olunuz . . . !


Aksi Tatirde Konuları GöremeyebiLir, Mesaj Yazamaya BiLirsiniz ..


Lütfen 3 Saniyenizi Ayırıp Üye Olunuz .. !

Sagopa Kajmer Fan

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Türk Müziği, İslamiyet Öncesi ve Cumhuriyet Dönemi

    xXx-RaP
    xXx-RaP
    Acemi Üye
    Acemi Üye


    Mesaj Sayısı : 179
    Nerden : Söylemem
    Aktiflik :
    Türk Müziği, İslamiyet Öncesi ve Cumhuriyet Dönemi Left_bar_bleue500 / 999500 / 999Türk Müziği, İslamiyet Öncesi ve Cumhuriyet Dönemi Right_bar_bleue

    Türk Müziği, İslamiyet Öncesi ve Cumhuriyet Dönemi Empty Türk Müziği, İslamiyet Öncesi ve Cumhuriyet Dönemi

    Mesaj tarafından xXx-RaP Çarş. Haz. 10, 2009 12:53 pm

    İslamiyet Öncesi

    Türklerin İslamiyet'i kabullerinden çok önce din törenlerini yöneten şaman, kam ya da baksı, elinde belirli sesler çıkaran demir parçalarının bağlı bulunduğu bir değnekle topluluğu etkiliyordu. Bu törenlerde davulun da önemli bir yeri vardır.

    Çin'in ktükaakade, Hun Türkleri'nde, Uygur Türklerinde, Selçuklular'da ve Osmanlılar'da müziğe büyük yer ve önem veriliyordu. Ozanları ve kopuzcuları olmayan hiçbir Selçuklu ordusu yoktur.

    Eski Türk Hakanlarının saraylarında ve ordugahlarında musiki takımları 9 kök denilen eserleri her gün çalardı


    Klasik Türk Müziği

    Osmanlılar yalnız musiki sanatına değil musiki ilmineAhme de büyük önem verdiler. Türk müziğinin Arap, Acem, eski Yunan ve Bizans asıllı olduğunu ileri sürenler vardır. Ancak Türk Müziği genel nitelikleri bakımından Türk asıllıdır. Her sanat dalı gibi müzik de çevrenin etkisinde kalmış dolayısı ile Türkler de yaşadıkları çevrelerin kültür ve sanatları ile birlikte müziklerin den etkiler almıştır. Ancak bu etki kesinlikle bir taklit değildir. Türk Müziği kendi öz sistemi içinde ve Türk sanat geleneği içinde şekillenerek ürünlerini vermiştir.

    Türk müziği çeşitli ortamlarda söyle belirir:

    Türk müziği çeşitli ortamlarda söyle belirir:


    Şehirlerde, saray çevresinde ve konaklarda

    Kâr, beste, semai, şarkı

    Camilerde

    Ezan, dua, sela, tekbir, temcit, münacaat

    Tekkelerde

    Naat, ayin, durak, ilahi, nefes, niyaz

    Köylerde

    Türkü, bozlak, uzun hava, zeybek, oyun havası

    Sınır boylarında

    Serhat türküsü

    Kışlalarda

    Mehter müziği


    İstanbul'un alınmasından sonra Topkapı Sarayında kurulan Enderun Musiki Mektebi ve özel meşk hanelerde eğitime geçilmesiyle daha belirli olarak kurallaşan ve klasik bir müzik niteliği kazanan Türk Müziği altı dönemde incelenir:


    1 Hazırlayıcı dönem

    Başlangıcından Meragalı Abdülkadir'e (1360-1435) kadar uzanan dönem.

    2 İlk klasik dönem

    Meragalı Abdülkadir'den Itri' ye (1640-1712) uzanan dönem.

    3 Son klasik dönem

    Itri' den Dede Efendi'ye (1778-1846) uzanan dönem.

    4 Yeni klasik dönem (Neoklasik dönem)

    Dede Efendi'den Zekai Dede' ye (1825-1397) kadar uzanan dönem.

    5 Romantik dönem

    Zekai Dede'den H. Saadettin Arel' e (1880-1955) kadar uzanan dönem.

    6 Reform dönemi

    H. Saadettin Arel ile başlayan ve bugün devam eden dönem.

    Klasik ilk dönemde kurallara tam bağlı müziğin ürünleri yer alır. Son klasik dönemde ise kurallar zorlanmaya başlanmıştır. Yeni klasik dönemde zorlanan klasik kuralların yıkılmaya başladığı görülür.

    III. Selim zamanında klasik kurallara bağlı kaldığı halde lirizm unsurunu geliştiren Sadullah Ağa'nın klasik kuralları yıkarak Mevlevi ayininden köçekceye kadar her türlü eser veren Dede Efendi'yi görülür.

    Türk Müziği sistemi 24 aralığı ve 25 perdeyi kapsayan dizi, makamlar, usuller ve şekiller'den oluşur.


    Halk Müziği

    Türk Halk Müziği sözlü ya da sözsüz olur!. Sözlü müzik bütün türleriyle halk türkülerini ve türkülü oyun havalarını sözsüz müzik ise türküsüz halk oyunlarının ezgilerini kapsar.

    Halk türkülerinin ölçülü olanına kırık hava, ölçüsüz olanına uzun hava denir. Uzun havalar Anadolu'nun değişik bölgelerinde bozlak, türkmani, maya, hoyrat, divan, ağıt gibi adlarla anılır. Bunlar genellikle Karacaoğlan, Emrah, Ruhsati, Sümmani ve daha birçok tanınmış halk ozanının deyişleri üzerine yakılmıştır.

    Kırık havalar ise koşma, yiğitleme, güzelleme, taşlama, ninni ve daha başka adlar altında kümelenir. Bunlar da genellikle gurbet, ayrılık, sıla hasreti, ölüm, askere gidiş, yiğitlik, düğün, çocuk sevgisi, kız kaçırma gibi köye has toplumsal bir olayı konu alır, sadelik, içtenlik, duygululuk gibi özellikler gösterir yerel renkler taşır. Türk Halk Müziği'nin melodi yapısı incelendiğinde bu melodilerin ses genişlikleri bakımından bir oktav (sekiz ses sınırı) tamamlayan dizi ve tonaliteyi kesin şekilde belirtmeyen ikili ile beşli aralıkları içinde yaratılmış olduğu görülür. Bununla birlikte dizi ve tonaliteyi belli eden sekizli ve daha geniş sınırlı melodiler de çoktur. Basit ve birleşik ölçülerden başka aksak ölçüleri içeren Türk Halk Müziği, ezgiler ve formlardan oluşur.



    Cumhuriyet Dönemi


    Türkiye'de Cumhuriyet Döneminde girişilen devrim hareketleri sanat konularına da yöneldi.

    1924'de Ankara'da Musiki Muallim Mektebi kuruldu. Osmanlı sarayındaki müzik topluluğu başkente getirilerek Riyaseti Cumhur Filarmoni Orkestrası adıyla konserler vermesi sağlandı.

    Yetenekli gençlerin Avrupa ülkelerine gönderilip yetiştirilmesi hareketi başladı. İstanbul'da çalışmalarını sürdüren Darrültalimi Musiki adlı okul yeni bir yönetmelikle konservatuar haline getirildi.

    Çok sesli sanat müziğinde sesini Batı'da ilk duyuran Türk sanatçı Cemal Reşit Rey oldu. Öğrenimlerini devlet adına yurtdışında yapan Ulvi Cemal Erkin, Hasan Ferit Alnar, Ahmet Adnan Saygun, Necil Kazım Akses dönüşlerinde Ankara Musiki Muallim Mektebi'nin öğretmen kadrosuna katıldılar. Bu sanatçılar Türk Sanat Tarihinde sanat tarihinde Türk Beşleri olarak anıldılar. Eserlerinde genellikle batı müziği ilkeleri halk müziğinden gelen ögelerle birleştirilmiştir. [[ Ahmet Adnan Saygun]]'un Özsoy adlı bir perdelik operası 1924'de Ankara Halkevi'nde sahnelendi. Aynı bestecinin ikinci eseri Taşbebek de 1934'de başarı ile oynandı. Opera ve bale temsillerini gerçekleştirmek amacı ile Ankara Devlet Konservatuarı'na bağlı bir Tatbikat Sahnesi 1940 yılında çalışmalarına başladı. Yetenekli gençlerin seçimi ile eğitime geçildi. İzleyen yıllarda Adnan Saygun' un Kerem, Nevit Kodallının Van Gogh ve Gılgamış, Sabahattin Kalender'in Nasrettin Hoca, Ferit Tüzün'ün Çeşmebaşı eserleri sergilendi. Ankara'dan sonra İstanbul ve İzmir'de kurulan devlet konservatuarları eğitime başladı.

    1940 yılından bu yana genç yetenekler için uygun bir ortamın doğuşu yurtdışında da ün ve ilgi derleyen yorumcuların yetişip gelişmesini bağladı. Soprano Leyla Gencer, bariton Orhan Günek bu hareketin öncüleri oldular. Onları bas yorumcusu olarak Ayhan Baran, soprano Ferhan Onat ve soprano Suna Korat izlediler. Enstrüman yorumcusu olarak piyanist Ergican Saydam, kemancı Ayla Erduran, Suna Kan, piyanist Ayşegül Sarıca, İdil Biret, Hülya Saydam ve Verda Erman yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da büyük ilgi gördüler.

    Günümüzde Gazi Üniversitesi Müzik Bölümü ve Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi başta olmak üzere, belediye konservatuarları özel okullar, özel ve devlet bünyesinde kurulan korolar, amatör koro ve orkestraları ülkemizde tasavvuf, Türk Sanat Müziği, halk müziğinin yanı sıra çok sesli müziğin benimsenip yaygınlaşmasında etkin olmuşlardır.

      Forum Saati Paz Kas. 24, 2024 12:34 am